Korona Virüs Sebebiyle İşyerinde Ölümler İş Kazasıdır. Karantina Bölgesi Hastanenin Her Yeridir

Salgın hastalıklara karşı insanlığın ne kadar zayıf olduğunu yaşadığımız bugünlerde bilimden ziyade ekonomi ve politik gücün afetlerde bir işe yaramadığı anlaşılmıştır. Küreselleşmenin bir yan etkiside hastalıkların yayılmasıdır. Endemik olan hastalık pandemiye dönüyor. Elbette yeni olan bir olay değil, İspanyolların çiçek hastalığını Amerika'ya taşıması ve bunu etkili bir silah olarak görerek Kızlderililerin soykırımında kullandığı trajik gerçeği de unutmamak gerekiyor.

Günümüz iş koşullarına gelinirse evrensel değerler değişime uğramamalıdır. Oysa tüm çevreler; çalışan, devlet, işveren üçgeninde değişim yaşanmış aslında reel değerler kasıtlı olarak içi boşaltılmıştır. Emek kutsaldır ve değeri olamaz ancak her işçi yada her çalışan "Emekçi" değildir. Çalışıyormuş gibi görünüp mesai tamamlaa derdinden başka derdi olmayan kişierin sayısı artmakta ve emek harcayan, görevini yapan kişiler artık hor görülme yada aşağılandığı zamanları yaşıyoruz. Aynı kutsal meslekler arasında olan hekimlik gibi; toplumda hekimlere karşı saldırıların arttığı dönemde artık onların ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Öyle ki maalesef yaşanan sağlık personeleri bulaşıcı hastalıklar sonucu hastalanma sayısının artması bize onlara karşı vefa borcumuzun ne kadar çok olduğunu gösteriyor.

Türkiye ve neredeyse tüm dünyada işlerin durma noktasına gelmesi ertelenen borç ve faizlerin üretim olmaması sebebiyle katlanarak ülke iflaslarına hazırlıklı olunacak aşamaya geldiğini söyleyebiliriz. Bu noktada borç veren ülke yada şirketlerin yarattıkları sanal piyasalar kendilerine dönecek şekilde olmaması için IMF, Dünya Bankası gibi yapılar ülke borçlarını silmelidirler. 

Yine kurucumuz büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün karma ekonomi yaklaşımı ile şeker fabrikaları, tarım, uçak sanayi ,bankacılık, Hıfzısıhha kurulması, köy enstitüleri yaklaşımı top yekün kalkınmayı sağlayan ve ülke geneline yayılması gibi ileri görüşlülüğü ile ANADOLU'nun kalkınmasını sağlamış ve hala dünyada kırılamamış gelişmişlik rekorları kılmıştır. Sadece İstanbul ,İzmir , Bursa'nın kalkınmasını sağlamayıp çorak Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği kurarak tarımın her yerde yapılabileceğini göstermiştir. Türm yurt geneline yayılan okullar, fabrikalar ile büyük şehirlerin kirliliği alt yapı sorunlarının olmaması için yapılan bu adımlar küresel Sermayenin Türkiye kendi başına bırkılmayacak kadar değerli sözleri ile ellerini ovuşturup tüm dünya ile birlikte ülkemize de çöktükleri aşikardır. Bu konuda 1965 adlı kitabımda ayrıntısıyla bahsedildiğ iiçin tekrar etmeyeceğim. 

Şimdi ki salgın sorunlarına gelirsek; epidemiyolojik hastalıklar radikal tedbirlerin ivedilikle alınması gereklidir. Ülkelerin kendini her platformda savunması gerekliliği kendi aşısını yapmasından geçer. Çinden gelen aşılar daha ucuz diye kendi araştırma merkezini kapatmanın sonucu günümüz hastalıklarına savunmasız kalmanı sağlamıştır. Bu yanlıştan derhal dönülmelidir.

Hekimler ve sağlık çalışanlarını korumak nasıl herkes çalışan oldu işçi memur ayrımı kalmadığı ise çalışanını korumak ve gerekli hertürlü tedbirleri alması Hastane yönetiminin sorumluluğundadır.

Elbette hastalara müdahale yapılacak ancak iş sağlığı ve güvenliğinde kişisel koruyucu ekipmanlar ihtiyaç olduğu sürece sayısız şekilde verilmelidir. Elbette kriz zamanlarında hassas olunması gerekliliği aşikardır. Ancak hastane bütçesi yok diye kısıtlamaya gidilirse açılacak davalar ile kim bu kısıtlamaya gitmişse adalet önüne çıkacağını bilmelidir. Nasıl bir hekim bin kişiyi koruyorsa hasta bir hekimde bin kişiyi hasta eder! Korna virüs genetiği değiştirilmiş bir laboratuvar ürünü olduğu ortaya çıkmış bir bilgidir. Durumun böyle olması onun ne kadar tehlikeli olacağını bu konunun Profesötlerinin bir bir öldüğü bugün maalesef geç anlaşılmıştır. İş güvenliği ile iş sağlığı ayrımı burada ortaya çıkmaktadır. Davranışsal kontrol ve tedbir önlemleri herkes tarafından sürekli olmalıdır. Karşımızda ki virüs uzun süre plastik ve metaller üzerinde yaşayabildiği için hijyen ve sanitasyon kuralları en üst seviyede ve her yerde uygulanmalıdır. 

Herkesin hasta olma, herkesin BULAŞTIRICI olma olasılığı ve gerçeği artık anlaşılmalıdır. Karantina alanı evlerden başlamalıdır. Site girşlerine dezenfeksiyon kabinleri yapılmalıdır. Hastanelerin önlerine dezenfeksiyon kabinleri ile girilmeli ve çıkılmalıdır! Hasta olmasan bile bulaştırıcı yada taşıyıcı olma durumundan dolayı özellikle havada askıda kalan tozlara bile yapışacağı için bağışıklığı olmayan kişilerin (yani bu gribi bir şekilde  geçiren kişilerin doğal bağışıklığı olmuş olsada vucut direnci düştüğünde ikinci salgın olma olasılığı göz ardı edilmemlidir.) mutlaka eğer çıkmak zorunda ise maske ile dolaşmalıdırlar.

Bu ve benzer sebeplerden dolayı iki hafta hayat durmalıdır. Sokağa çıkma yasaklanarak bu olmalıdır. İki hafta sonra minimum seviyede çalışanla işler yürütülmelidir. Hiç kimse işten çıkartılmamalıdır. Dönüşümlü olarak insanlar çalışmalıdır. Bu virüse herkes maruz kalabilir, ölümün olması bağışıklık sistemi sorunları olanlarda, dolaşım sistemi sorunu olanlarda krize sebep olup ölüme sebebiyet vermekte olduğunu düşünmekteyim. Hastalığın pik noktasının hastane kapasitelerinin çok üzerine çıkmaması için sokağa çıkma yasağı uygulunmalıdır. Bu şekilde iki haftalık süreçte kim bu hastalığı yenebilir, kim bu hastalığa maruz kalıp hastanede bakım altına alınmalı ve maalesef kimin öleceğini göreceğiz. Ancak öncelikle sağlık çalışanlarına ihtiyacı olacak tulum,N95 Maske, gözlüki yüz siperi , eldiven ve sıvı alkol tedarikinde bir aksaklık olurda hastalanır ve maalesef kaybedersek iş kazası raporu tutulmalıdır. Ölen profesörde olsa bu rapor tutulmalıdır.

Şimdi bir çok kendini bilmez kişi Profesör bu işin hocası o kendisini koruyamıyorsa biz ne yapalım diyecektir. İşte bu noktada karantina tedbirlerinde bir eksiklik olduğu sonucu çıkmaktadır. karantina bölgesi neresi ? Karantina bölgesi tüm hastanedir bu durumda! Tüm hastanede karantina tedbirleri uygulanmazsa yoğun bakımda maske takmak yeterli olmayacaktır. Soyunma odasında virüs olacak, yemekhanede virüs olacak, hocaların odasına giren temizlik personelinde virüs olacak ve hemen hasta etmediği içinde serviste olacak , mahallede olacak, evde olacak. Bu konu bu kadar ciddi boyutta olduğu İtalya, ispanya ve Ameirka örneğinde görülmektedir.

Top yekün her yerde mücadele edilmezse pik hastalık seviyesinde yüzlerce binlerce ölümle karşılaşabiliriz. Şu anda tüm sağlık birimleri özel devlet ayrımı gözetmeksizin karantina blgesi olarak ilan edilmelidir. Giren çıkan herkese dezenfeksiyon kuralları uygulanmalıdır. Hastane girişlerinde mutlaka galoş kullanılmalıdır. 

İşyerleri kendilerinin faaliyetlerini sürdürecek şekilde minunmum seviyede personelle dönüşümlü olacak şekilde çalışmalar yürütülmelidir. Çalışanların maaşları kriz süresince eşit olarak bölünmelidir. Kriz atlatıldıktan sonra muhasebesi yapılır. Bu rakam işveren tarafından belirlenmelidir. Minumum seviyede tüm çalışanların ailelerinin giderlerini karşılyacak seviye olmalıdır. Devlet bir rakam açıklarsa aradaki fark işveren tarafından karşılanmalıdır. Tüm yekün bir çalışma olmazsa kalan sağlar bizimdir yaklaşımında bu sözü söyleyen sağ olmayabilir.

Dernek olarak her türlü desteği vereceğimizi tekrar bildirme gereği duyuyor beraber başaracağımızı biliyoruz.

 

Yorum Yap